entry'ler (713)

charles tilly

devleti şiddeti meşru yolla kullanan bir kurum olarak gören max weber'in tanımını daha da ileri götürerek devleti, bir değnekçi (raketter) olarak tanımlayan; önce kendi yarattığı şiddetle insnaları korkutup daha sonra onları bu şiddetten korumak için vergiler toplayan ve bunu da "devlet" adı altında meşrulaştıran bir organizasyon olarak gören teorisyen.

hic bu kadarini bekliyordum

"kürtlere ağır hakaret içeren entrylerden sonra.... " bak bak bak yediği haltı da biliyor.
(bkz: beyler adam anaokul terk)

hic bu kadarini bekliyordum

babasının bu hatayı yapmayıp dışarı boşalmış olmasını temenni ettirecek kadar boş yorumlarla podyumlarda kendini gösteren klavyesinin tuşlarına basarken beyninden komut almadığı tespit edilen .... evet edilen...

en güzel kandil mesajları

BURSASPOR sevgisi kadar huzurun, Timsahın şöhreti kadar mutluluğun, Teksas taraftarı kadar dostun olsun. Kandilin 1963 kez kutlu olsun.

sözlük yazarlarının hayat felsefeleri

olursa olur olmazsa çay demler içeriz.

dünya milletlerinin kökeninde türkler vardır

Hz. Adem'in türk olduğunu iddia etmekle eşdeğer bir iddiadır. kime ne yararının olacağı sorgulanabilir ki ayrıca doğarken seçemediğin ırkını övgü kaynağı haline getirmemek neden rahatsızlık olarak değerlendirilmektedir?

--spoiler--
günümüzde o köklü uygarlıkların türkler tarafında kurulduğuda kanıtlanmış, türklerin dünya medeniyeti üzerindeki gücü ortaya çıkmıştır.
--spoiler--

ben buna gülerim arkadaş.

pisuvarda işerken yan pisuvara birinin gelmesi

(bkz: sidik yarıştırmak)

ilker başbuğun odasına allah allah diyerek girmek

(bkz: sonra bi uyandım komple alçıdayım)

laiklerin ölümden sonrasına dair düşünceleri

cenneti ilahiyatçıların lokali olarak gören, derinlikten uzak düşüncelere sahip arkadaşların merakına konu olan düşüncelerdir...

susayınca sevgiliyi ağlatıp gözyaşlarını içmek

yalnızlığa susayınca ağlatır sevgiliyi sevgilisi...denizler kadar ağlar sevgili,kana kana içer sevgilisi...içtikçe kanar...göz pınarları kurur, besleyemez sevgilinin içmeye doyamadığı denizleri ve artık zamanı gelmiştir gel-git'in...geldiğinde gitmeyi hesaba katmamıştır sevgili fakat gidecektir...zira bu sefer giden gelmeyecektir.

allah yoktur

okunur bu sada göklerde, sen dinlemesen de;
değer başlar yere, sen eğilmesen de;
kimin kime ihtiyacı var bir düşünsene!

bir asosyalin günlüğü

1. gün:
sevgili günlük, inanması yazmaktan daha zor ama ayrıldık...

2. gün:
sevgili günlük, ben onsuz yapamam lan! bütün gün sokaklarda ona rastlarım diye dolaştım..bulamadım...

12. gün:
günlük,hiç dışarı çıkasım yok... bu aşk filmlerinin Allah belasını versin!

64. gün:
olum, hercai menekşe ektim saksıya bi hafta oldu ama tık yok... 14 tohumdan bi filiz bile çıkmaz mı arkadaş; nerde yanlış yapıyorum lan ben?

92. gün:
açtı lan, ilk çiçeği açtı...

187. gün:
günlük, yalnızlık bir ilaç mıdır, yoksa hastalığın ta kendisi mi?

erkek şairlerin kadın şairlerden çok olması

terkedilen erkeklerin, terkedilen kadınlardan fazla olmasıyla ilişkilendirilebilecek olgudur.

ilk günkü heyecanı kaybetmek

öyle heyecanlı bir nefesti ki o ilk günüm ilk anımda aldığım ciğerlerim yandı, ağladım...ebemin k.çıma vurduğu tokatın da etkisi büyüktü o çığlıklarda ama olsun...her altımı ıslattığımda, karnım acıktığında daha bir hızlı alıyordum nefesimi annemin beni susturma çabaları arasında...büyüyordum; okula başladığım sabah annem elimi bırakıp "kapının önünde olduğunu" söylediğinde de, öğretmen adımı sorduğunda da heyecanlanmıştım... babamın aldığı kames topla ilk camı kırdığımda da heyecanlanmıştım, eriğe daldığımız bahçenin sahibi bizi koşturduğunda da...ilkokulda sıra arkadaşım kızın silgisini verdi diye beni sevdiğini düşündüğümde de heyecanlanmmıştım, lisede beni sevdiğini söyleyen kızı umutsuz sözcüklerle teselli ettiğimde de... ilk aşık olduğumda da, son terkedilişimde de heyecanlanmıştım... ve şimdi daha yavaş alıyorum soluklarımı; küçükken bisikletten düştüğümde kırılan burnumun da etkisi büyük o soluklarda ama olsun...şimdi gelse ölüm; derin alırım son nefesimi, yavaşça bırakırım; ağlamam...

eski sevgiliye dön artık diye mesaj atmak

bitmiş bir ilişkiye yeniden başlamayı istemek aptalcadır ki bundan daha aptalcası ikinci kez bitmiş ilişkiye yeniden başlamayı istemektir.

hem penguen hem uykusuz almak

çocukken voltranı oluşturmak neyse şimdi penguen ve uykusuzu uzun otobüs yolculuklarına, yağmurlu akşamlarda bir bardak sıcak çaya katık ettiğinde yüzünde oluşan tebessüm odur.

insan olmak

insan olmak, dünya denen ağacın dalı ucundaki meyve olduğunu kabullenmek değildir. o ağacın meyve için yaratıldığının farkında olmaktır.

1 dakikalık saygı duruşunun 1 dakika sürmemesi

(bkz: içinden 60 a kadar saymak)

evladına cep harçlığı veremeyen baba

çalışıp didinip elindekini avucundakini evine, çoluğuna çocuğuna harcıyor ve elinde geriye çocuğunun gezmesi tozması için vereceği harçlık kalmıyorsa; çocukları tarafından anlayışla karşılanması, elinin öpülmesi gereken ve başı her zaman dik olan babadır.

milliyetçi türk ile milliyetçi kürt

kelime manasıyla milliyetini seven iki ayrı ırka mensub insanlardır onlar...fakat iş türkiye'de bu insanlara anlam yüklemeye gelince türk olan vatansever olur, kürt olan bölücü...